top of page
stB.jpg

Semra Topal

Ailesi Balkan göçmeni olan sanatçı, Eskişehir'de doğdu. İlk ve orta öğrenimini doğduğu yerde gördü. Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden mezun oldu. 1990'lı yıllarda öyküler yazarak edebiyatla ilgilendi. Semra Topal; 1990 yılında "Çaydanlıklı Tanık" başlıklı öyküsüyle Abdi İpekçi Dostluk ve Barış Ödülü, 1992 yılında "Bayan Mira'yla Ufak Bir Gezinti" adlı öykü kitabıyla Varlık dergisi Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülü gibi ödüllere değer görüldü. Yazarlık çalışmalarında öykü ve romana ağırlık vedi.

Semra Topal'ın öykü ve yazıları; Mesele, kitap-lık, Varlık, Cumhuriyet Pazar, Haşhaşi ve Adam Öykü gibi dergilerde ve çeşitli süreli yayınlarda yer almıştır. Bayan Mira'yla Ufak Bir Gezinti adlı ilk öykü kitabı 1996'da basıldı. Mani (1998), Kürklü Gece (2000) ve Sevgi S. nin Gülüşü (2014) yayımlanan diğer öykü kitaplarıdır. Semra Topal'ın öykü dünyası; küçük mekânların, sıkışık ruh hâllerinin, karabasanların bunalımını yansıtmaktadır. Fütüristik ekolün amacı olan dili, dilin kendisine doğrultulmuş bir tetikleyici olarak kullanma isteği, sanatçının öykülerinde de görülmektedir. Dilin gerçeği nasıl tüketebileceğini göstermiş ve bunu öykülerinin bir başka ağırlık noktası yapmıştır. Salta Dur (2003) adlı ilk romanından itibaren; Gece Gülüşü (2005), Yara (2006), Mukaddes Cildin Parçalanışı (2008), Kirlihanımlar (2010) ve Fagin (2014) isimlerini verdiği toplam altı roman yayımlamıştır. Öğüt (2006), yazarın eserlerini şöyle değerlendirmektedir: "Semra Topal'ın arzusu; öfkesi de gülünç bir öfkedir esasen. Travestiler, eşcinseller, hedonistler, akrobatik palyaçolar, parmak çocuklar, devleşmiş lotuslar ve karıncayiyenleriyle, mitlerin evreni ve Bakhtinci karnaval dünyasından çıkıp gelmiş kahramanlarıyla eserleri bir şenlik yeridir. " (Öğüt 2006). Özellikle Gece Gülüşü, Yara ve Mukaddes Cildin Parçalanışı başta olmak üzere romanlarında cinsellik ve erotizme yer vermiştir. Eserlerinde yoğun bir gözlem gücü sezilen sanatçı, eserlerinde çoğu durumu ince ayrıntılarıyla tasvir etmektedir. Edebiyatı metin düzeyinde yeniden üretirken, temel dayanağının insan olduğunu unutmamış, sürekli olarak okuyucuya anımsatmıştır. Metnini, dünya edebiyatının modern/postmodern eksenini oluşturan güç ve sorunlu yazarlarına bir cevap olarak kurarken, sert ve çelik çekirdekli dünyasını gülmecenin surları içine yerleştirmiştir.

  • Instagram
  • Facebook
  • Twitter
  • Youtube
Fagin.png
gece gülüşü.png
KADINYAZARLARDANKADINÖYKÜLERİ.png
MUKADDES CİLDİN PARÇALANIŞI.png
Mari Foneçka.png
KÜRKLÜGECE.png
st.jpg
salta dur.png
KİRLİHANIMLAR.png
YARA.png

Kürklü Gece

“Tartışmayacağım tabii, stoacı gibi bu adamı karşıma alarak düşünce labirentlerinde kaybolmaya niyetim yok, o üstü kapalı yaya yolları ve harikulade kolonadların içinde zaman zaman yüzüm kızararak, zaman zaman da iniltili bir ses çıkartarak eşlikçime doğruluğu tartışmalı ve utanç verici şeyler anlatmak isterdim, arada bir ağzımıza attığımız acımsı bir meyveyle dişlerimizi kamaştırarak evreni ne güzel aşağılardık. İşte o zaman evreni kürklü bir pelerin gibi örtünür, birbirimize suç ortakları gibi sokularak, hırsımızı ve gariplikle-rimizi kolonadların arkalarındaki tozlu odalara taşımanın verdiği kıvançla sinsi kahkahalar atardık ve açıkça söyleyeyim bunlar da neşeli kahkaha tanrısı Bacchus’ün kahkahaları olurdu, suç ortağım, kardeşim inanılmaz bir öyküye başlamadan önce bronz kupalarımızı çılgın gibi çarpardık, öyküsünden önce dudaklarını ıslatmak ona iyi gelirdi ve ben o zaman başım dönerek kardeşimin ağzına bakardım. “

bottom of page