top of page
Yazarın fotoğrafıKafekültür Yayıncılık

Bilimkurgunun ve Aydınlık Yarın Düşlerimizin Denizcisi: Dr. İlker Selman



Söyleşilerin giriş yazılarını yazmak oldukça zor, ama zahmetli değil. Bu keyif, sor(g)ucu tarafında yaşananların özetini verdiği gibi sormayı unuttuğundan sorulamayanlara kadar giden karanlık bir mahalde bir tür içini dökme alanı da sunuyor. Şurası çok açık ki söyleşiler, sorular ne olursa olsun, kişinin ne söylemek istediğinden öteye de geçmemeli, yani sorular aslında sadece bir süs. Gelgelelim Dr. İlker Selman gibi biriyse "sorgulanacak" işimiz gerçekten de zor; kendisi zira soruların, sözün ve konuşmanın hızlarının ötesinde yaşamını çok hareketli yaşıyor; aslında gelecekte yaşıyor: Bir kaçış olarak değil, bir uyarıcı, kâhin ve gelecekten bizlere yardım etmeye gelmiş bir ulak olarak. Onlara iyi kulak verelim.


Sayın Selman teşekkür ederim size öncelikle bu söyleşi imkanını verdiğiniz için. Pandemi dönemi dahil 3-4 senede 20'nin üzerinde kitap çıkardınız. Bu ne tutku ne heyecan diyesi geliyor insanın. Tebrik ediyorum size hayranlıkla. Öncelikle genel sınırlarla Dr. İlker Selman'ı tanıyabilir miyiz okurlarımız ve adaylarımız için?


Ben teşekkür ederim bu söyleşiye imkãn verdiğiniz için. Rize'de yağmurlu bir günde doğdum. Şu anda da yağıyor. :) Öğretim yaşamım boyunca hayal kurmaktan hiçbir öğretmenimi dinleyemedim. Okumanın yanı sıra mahalledeki arkadaşlarıma maceralar anlatmak en büyük zevkim oldu. İstanbul Üniversitesi Biyoloji bölümünden mezun olduktan sonra teğmen olarak Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bünyesine katıldım. Emekli oluncaya kadar Deniz Kuvvetleri'ne öğrenci yetiştirdim. Mesleğim sırasında Kuzey Marmara Adaları flora ve faunası üzerine yüksek lisans, gemi karinalarına tutunan Fouling organizmalar ve korunma yöntemleri üzerine de doktora yaptım. Emekliliğin ardından yazma tutkuma dört elle sarıldım. Hâlâ yazmaya aynı hızla devam ediyorum.


İlk kitap düşüncesi sizde ne zaman ve nasıl doğdu?


İki büyük tutkum olan biyoloji ve edebiyatı bir araya getirmek gibi bir arzum vardı. Tüm romanlarımı bu tutku üzerine inşa ettim. İlk romanım Otani (Yeşilderililer) biyolojiye ve çevreye olan tutkumun ilk ürünü oldu.


Yayınevleri ile temas kurdunuz doğal olarak bu süreçlerden söz eder misiniz?


Altın Kitapları ile başladığım edebiyat serüveninde yolum Kafekültür ile kesişti. Birlikte keyifle üretmeye devam ediyoruz.


Sizi çok aktif olmanızın yanı sıra etkinlikler, söyleşi ve imza günleriyle de faal olduğunuzu gözlemliyorduk; sanıyorum pandemi sonrası bu bir kaygıya dönüştü sizde...


Pandemi süreci doğal olarak hepimizi biraz çevreden izole etti. Fuarların da eski havası kalmadı gibi. Okurla buluşmanın en gerçek yolu yine kitaplardan geçiyor. Yazmaya devam.


Kitaplarınızı nasıl oluşturuyor ve yaratıyorsunuz?


Gözlem ilk aşama oluyor. Hayatın her alanını yakın merceğe alıp gözlemek, üzerine düşünmek ve hayal gücüyle yeni bir fikrin tohumlarını atmakla başlıyor her şey. Sonrasında roman zaten kendini yazdırıyor.


Bunca kitaplarınız içinde kuşkusuz -tarihi ve romantik kitaplarınızı da unutmuyorum- gözbebeklerim dedikleriniz vardır; onlar hangileri?


Askeri kimliğim tarihi romanlar yazma fikrimi de tetikledi. Bu doğrultuda Karadeniz adında milli mücadele yıllarını anlatan bir roman serisi yazdım. Ama bilimkurgu romanlarımın her biri benim göz bebeğimdir.


Biyoloji doktoru olarak dünyanın geleceğini nasıl görüyorsunuz?


Küresel ısınma dünyayı etkileyecek en büyük kaoslardan biri. Genelde romanlarım da bu gerilimin uzantısında yer alıyor. Ve kitaplarımda insanlığın geleceği için projeler üretip, çözümler arıyorum.


Bizlere yeni kitabınızdan ve projelerinizden söz eder misiniz son sözler olarak?


Bilimkurgu romanları geleceğe ışık tutan önemli eserlerdir. Dilerim gelecek nesiller hayal kurmaya devam eder ve kurdukları hayallerle yaşanılabilir bir dünya inşa ederler. Yeni romanımda dünya için alternatif enerji kaynağı olarak hücre organellerinden enerji santrali olarak bilinen mitokondriden yararlanacagim.  Alternatif enerji kaynağı olarak yüksek enerji kaynağı  olan ATP enerjisini yapay olarak üreten  fabrikalar kurulabilirse geleceğin alternatif enerji kaynağı da bulunmuş olacak.


Çok teşekkürler.


Bu keyifli söyleşi için ben teşekkür ederim. 

















56 görüntüleme0 yorum

Comments


bottom of page