top of page
Yazarın fotoğrafıKafekültür Yayıncılık

"Yolculuk'u yazmayı bitirdiğimde artık aynı kişi değildim..."

Yazar ve editör EMİNE EBRU'nun 4. romanı Yolculuk çıktı. Neredeyse sadece diyaloglardan oluşan bir roman bu: Hani antik filozofların çok sevdikleri felsefe türü "diyaloglar" gibi. Aslında bu girişim edebiyat adına gözle görülür bir cesaret, zira roman edebiyatın en etkili ve karmaşık türlerinden. Diyalog-romanda yazar, yazma gücüne daha fazla güvenip, serbest romanın verili tüm silahlarından arınıp sadece diyaloglara sığınmış durumda. Bu cesareti ve özgüven testini biraz daha anlamak ve açıklamak amacıyla sorularımızı yazara yağdırıyoruz.


*Yolculuk nasıl başladı? Ne zaman? Neden tamamı diyalog olan bir roman yazmaya karar verdiniz?


Yolculuk şu bizim meşhur pandemi ile aynı zamanlarda başladı.

Başlangıçta diğer romanlarımda olduğu gibi bunalımlı ve iç karartıcı bir aşk öyküsü yazıyordum. Bir gün sabah markete ekmek almaya giderken kafama saksı düştü ve eve döndüğümde romanı bir aksiyon - komediye dönüştürmeye karar verdim.

Evet, romanın büyük bölümü diyaloglardan oluşuyor, az bir bölümü ise hala eski romanlarımdaki gibi iç bunaltıcı tasvir ve kafa içi düşüncelerden müteşekkil. Herhalde okurken o bölümleri atladınız.

Aslında bu diyalog işlerini bana eğlenceli geldiği için ve pek denenmemiş bir şeyi denemek için yaptım.

Elbette ortada bir saksı filan yoktu.


*Yolculuk, ne yolculuğu, neye kime?


Bu bir otomobil yolculuğu ve genel olarak doğudan batıya doğru gidiliyor.


*Yolcular neden yolda?


Yolcular kaçmak için, kovalamak için, ekmek parası için, görev için, öldürmek için, hayatta kalmak için, hayatın kendisi için yoldalar. Her yolcunun farklı gerekçeleri olabiliyor. Ancak gerekçeler arasında bu kez “yaz tatili” yok.


*Seçtiler mi maruz mu kaldılar?


Herkes gibi onlar da kendi tercihlerini yaşıyorlar.


*Yolda olmak yani yolculuğun kendisi onları değiştiriyor mu ve bu değişimler (varsa) ne kadar bulaşıcı ve evrensel?


Yaşadığımız her şey bizde bazı değişikliklere yol açar, bu doğaldır, ancak farklı bir şeye de dönüşmeyiz. İnsanlar etkileşimde bulundukları sürece bir şeyler ötekilere bulaşır, sen saygılı ve tahammüllü isen öteki de öyle olmaya başlar, sen hırslı ve düzenbazsan öteki de sana uyar, bu etkileşim küçük ölçekte de olsa evrenseldir.


*Yolculuğu yazmaya başladığınızda ve bitirdiğinizde aynı kişi miydiniz?


Değildim, yaş “almıştım”. Ama bunun sebebi romanı yazma faaliyeti değildi. Pandemi döneminde hayat farklı akmaya başladığı için roman da ülke ile birlikte kapanıp açılıyordu. Sonuçta başlaması ile bitmesi arasında o kadar çok zaman geçti ki, yaşlandım.


*Yolculukla oluşturduğunuz karakterleri çevrenizden etkilenerek mi yazdınız? Gerçek hayatta ne kadar var olabilecek kişiler bunlar?


Karakterlerin bir bölümünü gerçekten çevremden etkilenerek yarattım. Komşu, belediye temizlik işçisi, marketteki kasiyer kız, otobüs şoförü, apartman görevlisi, acil servis doktoru ve benzerleri. Bu pek çok yazarın uyguladığı bir yöntem değil mi? Bak şimdi, neden klişe bir yazar gibi hissettim ki kendimi aniden?

Diğer birkaç karakter de “ben” oluyorum, kendimden esinlendim yani. Bak şimdi, neden bir megalomanmışım gibi hissettim ki kendimi aniden?


*Diyaloglardan oluşan bir olay örgüsü yaratmak zor olmadı mı? Okura nasıl açıkladınız?


Ah, zordu elbette. Kafama saksı düştükten sonra zor işleri sevmeye başladım.

Çevre tasvirlerini, davranış betimlemelerini, karakterlerin ruhsal vaziyetlerini bu diyalogların içerisinde çaktırmadan okura aktarmak gerekiyordu. Aynı zamanda diyalogların gereksiz uzunlukta değil akıcı kısalıkta olması da gerekiyordu. Bu da zor olduğu kadar eğlenceli bir işti.


*Yazarken neler yaşadınız? Hayatınıza etkileri nasıldı?


Bunu eğlenceli bulduğum için eğlendim. Eğlenceli bulmasam eğlenmezdim, neden eğleneyim ki? Hayatıma etkisi “mutluluk” biçiminde oldu. Kitap yazma sürecinin “sancılı” değil de “mutlu” olduğunu itiraf eden bir romancının, yazarlar kulübünden atılacağını biliyorum ama ne yapalım, gerçek bu.


*Yazmaya başladığınızda nasıl biteceğini biliyor muydunuz? Daha doğrusu bitti mi?


Yazmaya başlarken, değil nasıl biteceğini bilmek, beş sayfa sonra neler olacağını bile bilmiyordum. Tahmin bile etmeye çalışmıyordum. Eğlenceli olmasının sebeplerinden biri de buydu sanırım. Biraz ileride olacak şeyleri heyecanla bekliyor, kendime ne sürprizler ve hınzırlıklar yapacağımı merak ediyordum.

Bitmedi, bana bu kadar mutluluk veren bir şeyin bitmesine izin veremezdim. İkinci kitap gümbür gümbür geliyor.


*Bu yolculuğa çıkmadan önce ne yapıyordunuz? Yolculuğu tamamlamak bir boşluk oluşturdu mu?


Yolculuğa çıkmadan önce evde duruyordum. Markete falan gidiyordum. Cep telefonuna bakıyordum.

Yolculuğun tamamlanması bir boşluğa sebep olmasın diye yeni bir yolculuğun hayaline bıraktım kendimi. Bir kamyoncu özdeyişine göre, “ömür biter yollar bitmez”. Ah hayır, ne kadar klişe bir romancıyım ben böyle.


* Romanın ana fikri sizce ne?


Otur oturduğun yerde, rahat dur. Gerekmedikçe yola çıkma ve belanı arama.


*Yolculuk'tan 10 alıntı rica etsek son olarak?

* Romantik ve köylü çift yasak aşklarıyla birlikte köyden kaçarlar.

* Kızgın ve gözü kara köylü akrabalar kovalarlar.

* Şehirli roman yazarı ve çokbilmiş karısı bu insanların romanını yazarken tuhaf biçimde onları gerçek hayatta bulmaya ve yardım etmeye karar verirler.

* Kaçanların, kovalayanların ve yardım etmek isteyenlerin hayatları fena halde birbirine karışır.

* Silahlar, çalıntı arabalar ve yanlış anlaşılmalar birileri tarafından fazla abartılınca emniyet güçleri de işe karışır.

* Yaralanmalar, zehirlenmeler ve akli dengesizlikler fazla dikkat çekince sağlık çalışanları da işe karışır.

* Bu kadar büyük bir hareketlilik fazla göze batınca ulusal medya da işe karışır.

* Hayatın normal akışı içerisinde asla bir araya gelemeyecek insanlar arasında dostluklar ve düşmanlıklar oluşmakta, ittifaklar ve ihanetler birbirini izlemektedir.

* Aslında baştan beri işi karıştıran, geleceği görebildiği iddia edilen bir diz üstü bilgisayardır.

* Bu kadar büyük bir dağınıklığı kim toparlayacaktır?

* Bu kadar detaylı bir özeti okuduktan sonra romanı okumaya gerek kalacak mıdır?





66 görüntüleme0 yorum

Comments


bottom of page